Maşukiye Cansu Alabalık Tesislerinin Sahibi Sanatçı Ruh Taşıyan Usta Fotoğrafçı MUHARREM BUCAN Objektifinden Yansımalar
Seyyahların Maceracı Ruhları
Seyyahların maceracı ruhları, keşfetme istekleri
ve bilinmeze duydukları merak sayesinde dünyayı tanıdık. Bu tanışıklık
önyargıları kırmak açısından büyük önem taşıyor. British Council Türkiye
ofisinin “Diyaloğa olan İnanç-Paylaştığımız Avrupa” programı çerçevesinde
geliştirdiği “Hayalimdeki Yolculuk” projesi de, bu amaçla geliştirildi.
Büyük ödülün 8 günlük bir Avrupa
seyahati olduğu bir yarışma düzenlendi. İnternet üzerinden yapılan yarışma,
18-30 yaş arasındaki tüm gençlere açıktı. Gençler hayallerindeki yolculukları,
fotoğrafladı ya da kısa bir filmle anlattı. Türkiye’nin dört bir yanından,
farklı hayaller buluştu. Benim de içinde bulunduğum jüri üyeleri arasında
Gençlik ve Spor Bakanı Faruk Nafız Özak, tarihçi ve Evliya Çelebi uzmanı Dr.
Caroline Finkel, Televizyon Programcısı ve Gurme Mehmet Yaşin, AB uzmanı ve
Siyaset Bilimci Dr. Murat Erdoğan, Microsoft Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk
ve Eğitim Programları Müdürü Erdem Erkul, British Council Türkiye Pazarlama ve
İletişim Müdürü Füsun Fidan Özoğul vardı. Hepimiz zorlanarak da olsa
kazananları belirledik. İşimizi iyi yapmış olmalıyız ki, kazananların yarısı
kadın, yarısı erkekti. Yarısı daha önce yurtdışına çıkmış, yarısı çıkmamıştı,
hatta aralarında hiç uçağa binmeyenler vardı.
Seyahat güzergâhı da kazananların istekleri doğrultusunda belirlendi.
AB’nin başkenti Brüksel, ardından Paris, İsviçre, Cenova, Piza, Floransa, Roma
ve Venedik…
Gezimiz Başlıyor
20 Temmuz sabahı 25 Çağdaş Evliya Çelebi’yle birlikte İstanbul Atatürk Havalimanı’nda buluştuk ve 2500 km’lik Avrupa seyahatinin başlangıç noktası Brüksel’e uçtuk. Avrupa Komisyonu’nun merkezi olan şehirde, yağmura rağmen renkli bir gezi yaptık. Gençlerin Brüksel’e ilgisi büyüktü ama doğruyu söylemek gerekirse, genel beklentiler Roma’da yoğunlaşmıştı. Akdeniz ruhundan kaynaklanıyor olsa gerek!
20 Temmuz sabahı 25 Çağdaş Evliya Çelebi’yle birlikte İstanbul Atatürk Havalimanı’nda buluştuk ve 2500 km’lik Avrupa seyahatinin başlangıç noktası Brüksel’e uçtuk. Avrupa Komisyonu’nun merkezi olan şehirde, yağmura rağmen renkli bir gezi yaptık. Gençlerin Brüksel’e ilgisi büyüktü ama doğruyu söylemek gerekirse, genel beklentiler Roma’da yoğunlaşmıştı. Akdeniz ruhundan kaynaklanıyor olsa gerek!
Brüksel’den Paris’e karayoluyla gittik. Fransa’nın başkentini tanımayan
yoktu, ünü dünyaya yayılmış simgelerini birer birer ziyaret etmeyi hedefledik
ve bu hedefimizi de tutturduk. Eyfel Kulesi, Champs Ellysées, Zafer Takı,
Sacrée Coeur, metro…
Hatta bir sürpriz de ben yaptım genç seyyahlarımıza ve onları Père Lachaise Mezarlığı’na götürdüm. Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’nın mezarlarını ziyaret ettik. Her yıl 45 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği Paris, aşkın şehri olarak ün yapmış. Başkentin küresel ikonu haline gelen Eyfel Kulesi, gençler için de önemliydi. Bu nedenle, inşa edildiği 1889 tarihinden bugüne kadar 200 milyon kişinin ziyaret ettiği Paris’in bu en yüksek yapısını biz de ziyaret ettik.
Hatta bir sürpriz de ben yaptım genç seyyahlarımıza ve onları Père Lachaise Mezarlığı’na götürdüm. Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya’nın mezarlarını ziyaret ettik. Her yıl 45 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği Paris, aşkın şehri olarak ün yapmış. Başkentin küresel ikonu haline gelen Eyfel Kulesi, gençler için de önemliydi. Bu nedenle, inşa edildiği 1889 tarihinden bugüne kadar 200 milyon kişinin ziyaret ettiği Paris’in bu en yüksek yapısını biz de ziyaret ettik.
Seine Nehri kıyısında, eşsiz bir gotik katedral olan Notre Dame da
güzergahımızdaydı. Bugün Paris’i ziyaret eden turistlerin ilgi odağı olan
katedral, genç çelebilerimizi de büyüledi.
Paris’in ardından yine karayoluyla vardığımız Zürih, doğası ve insanlarıyla
genç seyyahlarımızı etkiledi. Havanın karanlık ve yağmurlu olmasına rağmen
kimsenin yüzü asılmadı.
Zürih tek günlük bir geziye sığmayacak kadar güzel olmasına rağmen,
zamanımız kısıtlı olduğu için İtalya’ya yola çıktık. Önce Cenova’da hızlı bir
gezi, ardından da dünyaya eğri kulesiyle ün salmış Piza.
Şehir katedralinin çan kulesi olarak inşa edilmiş olan Piza Kulesi, adını
aldığı şehrin Mucizeler Meydanı’nda bulunuyor. 56 metrelik kule, genç
çelebilerin fotoğraf merakını fazlasıyla perçinledi.
Piza’nın ardından adeta bir müze kent olan Floransa’ya yola çıktık. Bir
zamanlar İtalya’ya başkentlik yapmış bu şehir, dünyada mutlaka görülmesi
gereken yerler listesinde başlarda yer alıyor olmalı. Arno Nehri’nin kenarında
yatan Rönesans’ı doğuran bu şehir, tek kelimeyle büyüleyici. Küçük olsa da, her
köşesinde eşsiz bir hazine gibi ziyaretçilerinin karşısına çıkan kültür
mirasıyla Floransa, görülmeye değer.
İtalya’nın başkenti ve en kalabalık şehri Roma, tarihi dokusuyla genç
çelebilerimizi şaşırttı. Bir de leziz yemekleriyle! Akdeniz’li bir şehrin tüm
özelliklerine sahip olan Roma, genç çelebiler için tarih kitaplarında
okudukları günlerden beri bildik bir sima.
Aşk Çeşmesi’nde dilek diledikten sonra, Collesseum’u gezmek, Konstantin
Takı’nın fotoğrafını çekmek, gençler için olmazsa olmazlar arasındaydı.
Roma’nın içinde dünyanın nüfus ve yüzölçümü açısından en küçük ülkesi sayılan
Vatikan da ziyaret edildi elbette. Katoliklerin yönetim merkezi olan bu devlet,
San Pedro Katedrali ve müzesiyle yolu Roma’ya düşenlerin uğrak noktası.
2500km’lik seyahatin son durağı Venedik oldu. Çağdaş Evliya
Çelebiler, Roma’dan sonra Venedik’in romantizminde kayboldular.
British Council’ın düzenlediği bu gezi, genç çelebiler için bir dönüm
noktası oldu. Hayat boyu unutamayacakları bir Avrupa turu yaptılar.
Önyargılarını kırdılar, büyük bir deneyim kazandılar. Ben de genç kameraman
arkadaşım Sinan Yormaz’la birlikte genç çelebileri görüntüledik. Ocak ayında İz
Tv’de genç çelebilerimizi izleyeceksin
ÇOŞKUN ARALIN NOTLARINDAN
Seyahat eden sıhhat bulur
YanıtlaSil